Translate

23 Ocak, 2008

'TAM BAĞIMSIZLIK BİLİNCİ'

Derleyen: ORHAN TÜLEYLİOĞLU / Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı Yayın Yönetmeni

Cumhuriyetin, Atatürk ilke ve devrimlerinin ödünsüz savunucusu Uğur Mumcu , antiemperyalist Kuvayı Milliye ruhundan yola çıktı ve doğru bildiği yolda, her türlü tehdide rağmen yürüdü. Bu düzeni, haksızlıkları, sömürüleri, adaletsizlikleri kimseden korkmadan, çekinmeden, tek tek sergilemeye başladı. Bir devrim meşalesi gibi, gericiliğin, tutuculuğun, sömürünün, yolsuzluğun ve cinayetlerin üstüne gitti.

22 Ağustos 1991 tarihli yazısında, " Cumhuriyet devrimini, Atatürk ilkelerini, tam bağımsızlık inancını Cumhuriyet burçlarında birer bayrak gibi yükseltmeye yine devam edeceğiz. Yılmadık, yılmayacağız " diyordu.

Uğur Mumcu, " tam bağımsızlık " inancını her zaman yüreğinde taşıdı. O, bu inancı kurt kapanları ile dolu çıkar dünyasında dirençle, inançla, özveri ile savunan bir " Kalpaksız Kuvvayı Milliyeci "ydi.

" Kuvvayı Milliye ruhu " dendiği zaman, "Askeri işgal var mı ki, böyle kavramlardan söz ediyorsunuz" diye soranlara, 7 Mayıs 1985 tarihli yazısında şu yanıtı veriyordu:

" Elbette 'Kuvvayı Milliye ruhu' dendiği zaman, kimse başına kalpak giyip, göğsüne fişekler takıp cephelere koşmayı amaçlamıyor. Bu kavram, günümüzde, demokrasi için örgütlü halk gücünün gerekliliğini anlatıyor, halkın IMF ipotekli bu kapitalist sisteme karşı, demokrasinin verdiği hakları kullanıp bu hakları daha da genişletmek için savaşmasını öngörüyor. Hem bunları anlatıyor hem de devrimci görüşünün bu toprağın derinliklerine dayandığını anlatmak istiyor." Ona göre, tam bağımsızlık demek, siyaset, maliye, iktisat, adalet, askerlik, kültür gibi her alanda tam bağımsızlık ve tam özgürlük demekti. Bunların herhangi birinde bağımsızlıktan yoksunluk, ulusun ve ülkenin gerçek anlamıyla bütün bağımsızlığından yoksunluğu demekti.

'Nerede Kuvvayı Milliye ruhu?'

" T emelinde bağımsızlık harcı yatan Cumhuriyetimiz, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra emperyalistlerin ahtapot kollarına teslim edilmiştir. Öyle bir teslimiyettir ki, yeraltı zenginliklerimiz çokuluslu şirketlerin emrindedir; öyle bir teslimiyettir ki, petrol, maden ve yabancı sermaye yasaları yabancı uzmanlarca hazırlanmıştır; öyle bir teslimiyettir ki, ülke topraklarının bir bölümü üs adı altında başka devletin genelkurmayına armağan edilmiştir; öyle bir teslimiyettir ki, ordumuzun silahları, araç ve gereçleri okyanus ötesi ülkelerin buyruklarına bağlanmıştır..." (Cumhuriyet, 30 Eki

m 1978) " Nerede 'Kuvvayı Milliye ruhu', nerede ?! Nerede boz kalpaklı devrimcilerin 'istiklal-i tam' inançları, nerede?! Yiyip bitirdiğimiz, çok yıldızlı Amerikan bayrağının gölgesinde yok ettiğimiz inançlar bunlardır. Kuvayı Milliye ruhudur, tam bağımsızlık inancıdır. Atatürkçü ve devrimci geleneklerdir." (Cumhuriyet, 25 Haziran 1979)

"Bizim ulusal bilincimiz Kurtuluş Savaşımızın kan ve ateş kokan hamuru ile yoğrulmuştur. Cumhuriyetimizin kökeninde antiemperyalist bir kavganın kutsal isyanı yatmaktadır. Kökeninde böylesine görkemli bir Kurtuluş Savaşı yatan bu yiğit ulus, ne yazık ve acıdır ki, İkinci Dünya Savaşı'nın ertesinde uluslararası kapitalizmin ahtapot kolları arasında, yoksul, geri kalmış ve bağımlı bir ülke halkı olarak kalmaya mahkûm edilmiştir.

Mustafa Kemal'in ulusal bağımsızlıktan kaynaklanan ödün vermez devrimciliği, yerini NATO'cu, IMF'ci uzlaşma rejimine, 'Amerikan mandacılığına' ve uyduculuğuna bırakmıştır ."

(Cumhuriyet, 30 Ağustos 1979)

" Dünya âlem bilir ki, Atatürkçülüğün temeli ulusal bağımsızlıktır; 'Kemalizm' dediğimiz kavram da işte bu bağımsızlıktan kaynaklanır. Şu sözler, Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde toplanan İlk Meclis'in kararı olarak Kurtuluş Savaşı'nın anlamını ve amacını belirler:

'TBMM, milletin hayat ve istiklaline suikast eden emperyalist ve kapitalist düşmanların tecavüzatına karşı müdafaa ve bu maksada münafi hareket edenleri tedip azmiyle müesses bir orduya sahiptir...'

Çok açık görülüyor. İlk Meclis, 'emperyalizm' ve 'kapitalizme' karşı savaşmak için kurulmuştur. 'Milli mücadele ruhu' budur, Kemalizm budur, Atatürkçülük de budur. Var mı itirazı olan?.."

(Cumhuriyet, 6 Eylül 1980)

" Özüyle ve sözüyle 'antiemperyalist' olan Atatürkçülüğü, bu ulusal köklerinden koparıp uluslararası sermayeden kaynaklanan bir liberal ekonomi düzeni saymaya olanak yoktur...

Atatürkçülüğün 'tam bağımsızlık' ilke ve inancı, geçmişte olduğu gibi bugün de yurtseverliğin, devrimciliğin ve ilericiliğin temel yörüngesidir ."

(Cumhuriyet, 20 Eylül 1980)

" Evet, inançla haykıralım: Atatürkçülük, ulusal bağımsızlık demektir, ulusal kurtuluş demektir, antiemperyalist bilinç demektir!"

(Cumhuriyet, 10 Kasım 1980)

" Tam bağımsızlık, öncelikle ilk Büyük Millet Meclisi'nin 'emperyalizm ve kapitalizmin tahakküm ve zulmü' olarak nitelediği saldırıları püskürtüp bağımsız bir devlet kurması anlamına gelmektedir. Ancak bağımsızlık, bütün emperyalist devletlere karşıdır. Atatürk ilkeleri, ulusal bağımsızlığın her türlü baskıcı ve sömürücü devletlere karşı savunulmasını gerektirir. Kemalizmin dünyaya bakış açısı budur. Ne koşul altında olursa olsun bağımsızlık, tam bağımsızlık!.."

(Cumhuriyet, 23 Nisan 1983)

" Türkiye, emperyalizmin bu eskimiş kirli oyununu dün olduğu gibi bugün de elbet tarihin çöplüğüne atmasını bilecektir.

Bu 'kurt kapanı' karşısında Kurtuluş Savaşımızın o kutsal 'Kuvvayı Milliye ruhunu' diriltmek, Atatürk'ün 'tam bağımsızlık' inanç ve siyasetini bir bayrak gibi dalgalandırmak tek seçenektir. Emperyalisti yenecek güç ulusal birlikten geçer. Bu oyunları tek tek aydınlığa çıkaracak ve ulusça üstesinden geleceğiz.

Yeter ki, ' tam bağımsızlık' ruhunu ve bilincini yeniden diriltelim ve 'Kuvvayı Milliye türküleri'nde ulusça bir araya gelelim..."

(Cumhuriyet, 21 Temmuz 1983)

"Devrimci siyaset' mi? O da şudur:

Antiemperyalist olmak, bağımsızlık savaşlarını desteklemek, olaylardan, emekçi sınıf ve tabakaların sosyal adalet içinde özgürce yaşamaları için somut sonuçlar çıkarmak, elden geldiği ölçüde, bu ilkeleri uygulamak... Bütün bunlar için siyasal olduğu kadar ideolojik açıdan da 'tam bağımsız' olmak...

Ulusallığı tam bağımsızlıkla, sınıfsallığı da bu ulusallık ile sürdürüp, evrensel boyutlarda barışçı düşünceleri savunmak..."

(Cumhuriyet, 27 Ağustos 1983)

" Kurtuluş Savaşı'mızın ideolojisi, 'tam bağımsızlık' inanç ve ilkesinden kaynaklanır. Tam bağımsızlık inanç ve ilkesi, ulusal yapıda gerçekleştirilen devrimler ile tamamlanır. Laiklik ilkesi, Atatürk devrimlerinin en önemli kilit taşlarından biridir."

(Cumhuriyet, 27 Aralık 1983)

" Son yıllarda, Atatürkçülüğe karşı, onu yadsıyan ne kadar tutum ve davranış varsa hepsi benimsendi ve uygulandı. Laiklik ilkesinden devletçiliğe, cumhuriyetçilikten 'tam bağımsızlık' inancına kadar ne kadar ilke ve inanç varsa, hepsi tek tek ve sistemli olarak çiğnendi. Kim buna 'hayır' diyebilir? Evet kim?"

(Cumhuriyet, 30 Haziran 1984)

" 20. yüzyılın ilk bağımsızlık savaşı, bizim Kurtuluş Savaşımızdır. 20. yüzyılda mayası Atatürk tarafından atılan ulusal kurtuluş savaşları, gerici, ırkçı, şoven anlayışa karşı ilerici ve devrimci nitelikler taşır. Devrimler aracılığı ile çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak Atatürk milliyetçiliğinin ana amacıdır.

Yurtseverlik, insanın kendi ülkesini emperyalist baskılardan kurtarması için çabalamasını gerektirir."

(Cumhuriyet, 18 Eylül 1984)

" Sıvas Kongresi'nin mandacıları bir ölçüde özür sahibi sayılabilirler. Çünkü, yenilgilerin yılgınlığı bilinçlerine ve yüreklerine sinmişti. Bugünkü mandacıların ise hiçbir özürleri yoktur. Mustafa Kemal ve İsmet paşalar öncülüğündeki Kurtuluş Savaşı, Kuvvayı Milliye ruhu ile kenetlenmiş bir ulusun emperyalizmi nasıl dize getirdiğini, dosta ve düşmana göstermiştir.

'Tam bağımsızlık' inancı ve 'Kuvvayı Milliye ruhu' bugün için Türk toplumunun kendi kendine güvenini gerektirir. Ne acıdır ki, kimilerinin kafalarında yosun tutmuş egemen ideoloji, Ulusal Kurtuluş Savaşımızın ve devletimizin temelini oluşturan kavramları suç saymaktadır. Uyan Gazi Kemal uyan, ne günlere kaldık, ne günlere!

(Cumhuriyet, 25 Eylül 1984)

Cumhuriyet devrimini, Atatürk ilkelerini, tam bağımsızlık inancını Cumhuriyet burçlarında birer bayrak gibi yükseltmeye yine devam edeceğiz. Yılmadık, yılmayacağız.

UĞUR MUMCU

Hiç yorum yok: