Hürriyet Gazetesi’nin en liberal yazarı Cüneyt Ülsever de yazıyor artık; “Kürt açılımı değil, Kuzey Irak açılımı” diye… Önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi, daha da somutlaştırırsak, “Kürt açılımı değil, ABD’nin kukla devleti”!
Tekrar olacak ama altını çize çize bir kez daha yazalım: AKP’nin “Kürt sorunu”nu çözmek diye bir derdi yok. AKP, ABD’nin planlarına göre konumlanıyor.
Nedir o plan?
Emperyalizm deri değiştirdi
ABD, Bush’lu dönemde BOP konusunda istediği oranda ilerleyemedi, hatta yer yer yenilgiler aldı. “Biraz zenci, biraz Müslüman, biraz Hüseyin” olan bir başkanla emperyalizm deri değiştirdi. Washington “Vision 2020”ye devam edebilmek için BOP’ta revizyon yaptı: Irak yerine merkeze Afganistan-Pakistan hattını aldı. ABD, Irak’tan çekilirken de, 1992’de 36. paraleli çizerek inşasına resmi olarak başladığı kukla devletini yaşatacak bir yol izliyor.
Nedir o yol?
“Türkiye himayesinde Kürdistan Planı”
Türk-Arap-Pers kuşatması arasındaki Kürtlerin “bağımsız bir devlet” kurabilmeleri jeopolitik nedenle de mümkün değil. (Örneğin ABD, kukla devleti Suriye’nin kuzeyinden Akdeniz’e açma planını, “Kamışlı Ayaklanması” ile başaramamıştı!) ABD’nin kukla devletini yaşatabilmesi için Türkiye’ye ihtiyacı var. Türkiye’nin himaye ettiği, resmi ilanına itiraz etmediği, ekonomik olarak beslediği, petrolüne geçit verdiği bir kukla devlet yaşayabilir ancak bu coğrafyada.
İşte olan biten de aslında budur. Yani ABD kukla devleti yaşatmak için, Ankara’nın önüne “Türkiye himayesinde Kürdistan Planı”nı getiriyor. (Planın tarihiyle ilgili yazılarımıza Oda Tv’nin arşivinden ulaşabilirsiniz)
Washington, planı Türkiye’ye kabul ettirebilmek için de Türkiye’nin önüne iki “havuç” koyuyor:
1. PKK’nın tasfiyesi (“PKK’nın tasfiyesi” gündemde olsa bile ABD, PKK’dan hiçbir zaman tam olarak vazgeçmeyecektir. Bu konuyu bir başka yazımızda analiz edeceğiz.)
2. Kuzey Irak petrolleri
Havuçları yememekte ısrar eden Türkiye’ye gösterilen sopalar nedir peki?
1. Washington, 1986’dan beri Ankara’ya şu mesajı veriyor: “Ya Türkiye kukla devleti himaye edecek, ya da kukla devlet Türkiye’ye rağmen kurulup Türkiye’yi bölecek!”
2. Washington, 1999’da teslim ettiği Apo’ya rağmen, dönem dönem PKK’yı palazlandırıp saldırtarak, Ankara’ya sopa gösteriyor.
3. Washington, siyaseten önünü açtığı DTP’yi Ankara’ya karşı sopa olarak kullanıyor.
PKK ve DTP’nin Washington açısından bazen sopa bazen havuç olarak kullanıldığını da dikkatinize sunuyoruz. (Bölge tarihini incelediğinizde göreceğiniz ilk çıplak gerçek şudur: 20. yüzyıl boyunca önce İngiltere, sonra da ABD “Kürtleri” kullanmış, silahlandırmış, ayaklandırmış; işler ters gidince de yüzüstü bırakıp kaçmıştır.)
Havuçları yedirtmek için uygulanan yöntemler nelerdir peki?
1. Türk Devleti 1999’da AB kapısına bağlandı. Böylece Türkiye’nin Avrasya’ya yakınlaşması engellendi, Atlantik bağı korundu, üye olabilme ihtimali üzerinden alınan tavizlerle zayıflatıldı, devleti devlet yapan kurumları birer birer ortadan kaldırıldı, özelleştirmelerle ekonomisi çökertildi.
2. ABD “hedef ortaklığı” yapacak uygun bir partiyi (AKP’yi) 2002’de yola çıkardı.
3. Ergenekon tertibiyle sürece direnen milli kuvvetler ve en başta Türk Ordusu, dalgalarla “sürekli saldırı” altında tutuldu.
4. “Kürt meselesine karşı Ermeni meselesi; Ermeni meselesine karşı Kıbrıs meselesi” denklemleriyle, Türk Dış Politikası “kontrol altına” alındı. Bu durum da millete “stratejik derinlik” diye yutturuldu!
Türklerin ve Kürtlerin tarihi görevi
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 2009’u “Kürt meselesinin çözüm yılı” ilan etmesi, “tarihi fırsat”ın bulunduğunu belirtmesi; Başbakan Erdoğan’ın “Kürt açılımını başlattık” mesajları, Washington’un planının sadece izdüşümüdür!
Hükümetin “Kürt açılımı”nı bir türlü somutlaştıramaması, deyim yerindeyse “açılımı” bir türlü “açamaması” yukarıda özetlediğimiz planın içeriği gereğidir. Bu planı “açılım” diye yutturamayacaklarından, alıştıra alıştıra enjekte ediyorlar topluma…
Önce modeller sürdüler piyasaya…
PKK İspanya ve İskoç modellerini, DTP Kosova modelini, AKP de Cezayir modelini önerdi! Ancak tüm modellerin aslında ABD modeli, yani “ayrılık modelleri” olması ve AKP’yi zayıflatması nedeni ile isim değişikliğine gittiler.
Sorunu çözmek için öyle bir “Türkiye modeli” uygulayacaklarmış ki, dünya örnek alacakmış!
Sorunun iki çözüm modeli var:
1. “Ayrılık” hedefli ABD modeli
2. “Birlik” hedefli Kurtuluş Savaşı modeli
85 yıl önce sınanmış “Kurtuluş Savaşı modelinde ısrar etmek, Türklerin ve Kürtlerin tarihi görevidir!
31 Temmuz 2009
1 yorum:
"Kürt" diye bir millet yoktur!.. Ama "Kürt" diye bilinen aşiretler vardır...
Bu aşiretler çeşitli milletlerin dışlanmış, veya bir şekilde esas millet toplumundan kopmuş insanlardan meydana gelmiştir...
Bir "Kürt Medeniyeti" asla yoktur!.. " Çünkü Kürt aşiretleri birbirinden kopuk, dağınık olarak göçebe olarak yaşamışlar, haydutluk ve eşkiyalıkları ile tanınmışlardır.
Aslında KÜRT kelimesi bile uydurmadır!.. Çünkü yakın zamana kadar bu insanlar kendilerine KÜRT demezler, "KURMANÇ" derlerdi, "ZAZA" derlerdi!.. Kürt adı onlara GÖÇEBE yaşadıkları DAĞLIK ve KARLI bölgenin özelliklerinden dolayı BAŞKALARININ TAKDIĞI AD idi.
Kürtler , ayrı bir MİLLET olmadığı gibi; tarih boyunca da hiç bir zaman DEVLET kurmamışlardır. Ama daima TÜRK devletlerinin içinde, TÜRKLER ile birlikte yer almışlardır. Çünkü TÜRKLER ile pek çok Kürt aşiretinin akraba olması bir yana; Arap, Fars, Yahudi, Ermeni kökenliler bile 100 yıldır kaderlerini Türk Devletleri'ne bağlamışlardır.
***
Kürtler ve Kürt meselesi üzerine olan tezlerin kökeni, 1850-1920'ler arasında oluşan Alman, İngiliz, Fransız ve Rus ekolüne dayanmaktadır. Bunların da amacı belli idi.
Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanması!...
***
Gelmiş geçmiş bütün yazarlar Kürtler'den bahsederken kötü şeyler söylerler. Çünkü evvel zamandan beri dağlara kaçan herkes diğer dağlılarla karışmış, kanun kaçakları, eşkiyalar, yol kesenler, farklı milletlere ait savaş kaçakları, hindistandan göç etmeye başlayan çingeneler hep Doğu Anadoludaki kimi yörelere ve dağlara çekilmişlerdir.
Kürt kelimesininde kürtlerinde Türklerden geldiğini defalarca söylemekle kalmayıp açıkladık.
Günümüzde işte tüm bu tarihi bilgiler dağlarda yaşayan Türklere yani kürtlere yol gösterecek cinstendir. Ey Türk silkelen ve kendine gel! Düşmanın oyunlarına, hediyelerine kanma, yurdu bölersin ve ölürsün!..
Peki, geçmişte bir KÜRT halkı yok mu?..
VAR!..
Ama ANADOLU'da değil!... ALTAYLAR'ın ötesinde!... TÜRK DİYARINDA!.. Hem de günümüzden 1300 yıl önce!..
Yenisey'de Elegeş Suyu'nun sol kıyısındaki bu anıt mezarda şu kitâbe vardır:
"Kürt El-Kan Alp Urungu, altunlug keşigün bantım belde,
Elim dokuz kırk yaşım."
3.20 m. boyundaki taşın üzerindeki bu satırların anlamı
"Kürt halkının hanı Alp Urungu'yum....
Altınlı okluğumu belime bağladım,
devletim oldu... 39 yaşında öldüm."
Biz KÜRT diye bir aşiretler topluluğunun olduğunu asla inkâr etmiyoruz!..
Bizim itirazımız, ANADOLU'daki çeşitli aşiret ve gruplardan olan bu insanların "kürt" adı altında birleştirilip, biz TÜRKLER'den koparılmak istenmesinedir...
Kelime de aynı anlama gelmez!
Kürt kelimesinin açıklaması, en azgın Kürtçüler tarafından dahi yapılamamaktadır.... Çünkü Kırmanç, Zaza, Lur, ve Kalhur ağızlarında böyle bir terim yoktur!.. Kürt olduğu iddia edilen toplumların dilinde kürt diye bir kelime yok, bu bile bazılarının kötü bir oyunun içinde olduğunu gösterir. Karlı dağ anlamına gelen Türkçe kelimelerden türemiş gibidir. Kart tanda türemiş olduğu akla yatkındır, yontulmamış, kaba saba anlamında...
DAĞ GÖÇEBELERİ anlamında kullanılmıştır... Ve sadece Türkler için değil; Farslar'ın, Araplar'ın hatta Ermeniler'in, Yahudiler'in oraya buraya dağılmış grupları için kullanılmıştır. Yani bir milleti değil dağda yaşayan ilkel topluluklara ve eşkiyalara deniyormuş, kürt adı böyle ortaya çıkıyor.
Kullananlara da için için kızarlardı. Çünkü "Kürt" lâkabı, onlara başkalarının taktığı, anlamında bir derece küçümseme ve hor görme ifadesi gizli olan bir ad idi... Onlar kendilerine Kırmanç, Zaza, Dersimli demeyi veya aşiret adlarını kullanmayı tercih ederlerdi. Yani kürt bir hakaretti.
devamı:
http://masallarlauyuma.blogspot.com/2009/09/kurtler-ve-kurttarihi-kurtnedir.html
Yorum Gönder